Fatih'te, Haliç kıyısında gezinirken karşınıza çıkabilecek ilginç yerlerden biri Cibali Karakolu Müzesi. Aslında burası Osmanlı döneminden beri kullanılan, gerçekten de işlevsel bir karakol binasıymış. 1800'lerde modern polis teşkilatı kurulunca aktif olarak görev yapmaya başlamış. Yıllar sonra restore edilip müzeye dönüştürülmüş - şimdi ücretsiz olarak gezilebiliyor.
İçeride polis teşkilatının eski belgelerini, üniformalarını, ekipmanlarını görebiliyorsunuz. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e polis teşkilatının nasıl değiştiğini takip etmek mümkün. Soluk fotoğraflar, eski kıyafetler, ahşap masalar... Epey nostaljik bir hava var.
Bir de tabi şunu söylemek lazım: Cibali Karakolu denince akla sadece tarih gelmiyor. Ünlü tiyatro oyunu var ya, sonra sinemaya da uyarlanmıştı - işte o Cibali Karakolu burası. Yani mekânın kültürel bir tarafı da var, sadece polis müzesi değil.
Müzenin önünde duran antika Anadol polis arabası çok dikkat çekiyor. 70'lerin klasik polis aracı. Herkes önünde fotoğraf çektiriyor zaten, ben de çektirdim açıkçası. O araç orada dururken müze bir anda çok daha canlı hissettiriyor.
Bir detay daha: kompleksin içinde Cebe Ali Bey Türbesi de var. Fetih sırasında buralara yerleşmiş bir komutan. Halk zamanla "Cebe Ali"yi "Cibali" diye söylemeye başlamış, semt adı da oradan geliyormuş. Türbeyi de gezebiliyorsunuz müze alanında.
Pratik bilgi: Pazartesi'den Cumartesi'ye 09.00-17.00 arası açık, Pazar kapalı. Giriş ücretsiz dedik zaten. Fatih'teyseniz, Haliç tarafındaysanız uğramanızı tavsiye ederim. Çok büyük bir yer değil ama hoş bir tarih durağı. 15-20 dakikada rahat gezilir, Anadol'un başında biraz oyalanırsanız belki 30 dakika.
Sonuçta İstanbul'da binlerce müze var ama böyle küçük, samimi, "mahalle arası" müzeler bence ayrı bir havası olan yerler. Cibali Karakolu da öyle.